Faysal Özgür


Ya olmazsa, ya ölmezsem?

Gazze’den beyaz bayrak sallayarak gelen askerlerin, İsrailli olduğunu ayırt edemeyecek kadar kör ve şartlanmış olan, her şeye ateş edip öldüren bu gözü dönmüş canilerin de devri bitecektir elbet.


Dünya üzerinde yaşayan yaklaşık 8 milyar insanın içindeki tek yumurta ikizleri hariç, kimsenin kokusu ve parmak izi birbirine benzemez.

Yani; 8 milyar küsur farklı huy, karakter, bakış açısı, fıtrat ve insan var.

Ne zaman ki bu insanları aynı ortama, şehre, ülkeye veya coğrafyaya koyarsanız ve yönetirseniz o zaman benzer şekilde düşünüp davranabilirler.

Mevsimlerin hiç değişmeyeceğini düşünüp, ülkenin veya kendi ekonomik durumlarının da iyiyken kötü, kötüyken iyi olabileceğini akla getirmeyebilirler.

İşte bunu bilen yöneticiler veya güç sahipleri, tüm toplumu tek insanı yönetir gibi yönetiyorlar.

Örneğin, Gazze’de yaşayanların, İsrail’in vahşetinin hiç bitmeyeceğini ve ekonomilerinin düzelmeyeceğini sanması, İsrail hükümetinin bu sosyolojik durumu kullanması ile alakalıdır.

Gazze’den beyaz bayrak sallayarak gelen askerlerin, İsrailli olduğunu ayırt edemeyecek kadar kör ve şartlanmış olan, her şeye ateş edip öldüren bu gözü dönmüş canilerin de devri bitecektir elbet.

Çünkü hiçbir savaş ömür boyu devam edemez, önünde sonunda ya insan biter yada savaşın finansı biter.

Bütün dünya üzerinde nerede bir fitne ve fesatlık varsa bunu finanse eden Amerika’nın da İsrail’den geri kalır yanı yoktur.

Amerika ve İsrail’in ortak noktası nedir derseniz, ya ölmezsem diyenlerin ülkesi olmalarıdır, derim.

Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için çalışmaları en büyük başarılarıdır.

Bu ülkelerde yaşlılar, huzurevlerinde veya kendi evlerinde tek başlarına öldükleri için kendilerine bakan devletlerine bağlı olup vergilerini aksatmazlar.

Bizim ülkedeki gibi yaşlanınca çocuklarım bana bakar diye düşünmezler.

Hemen hemen her zaman konuları para olup geri kalan her şeyleri teferruattır.

Ne zaman ki Müslümanlar da (sadece dünya için) ya ölmezsem bakışına sahip olursa o zaman belki dünya değişir.

Dinimizin temelinde Allah rızası olduğu için dünyanın düzelmeme şansı yoktur.

Gerçek Müslümanın, ister zengin olsun isterse fakir dünyaya ve insanlara zararı dokunmaz.

Amerika ve İsrail’in ekonomik açıdan dünyadaki yerine geçmemiz lazım.

İşte burada bu devirlerin döngüsel olduğuna inanmış ve hazırlığını yapan insanlara ihtiyacımız var.

Şu an oruç tutuyoruz ve sanki bu ramazan hiç bitmeyecekmiş gibi geliyor, değil mi?

İftarda bir yudum su içince beklenilen 14 saat ne oluyor?

Tabi ki bir anda yok oluyor, puff.

Hatta hiç olmamış gibi.

Devam edersek; enflasyonun yüzde kaç olduğunu da bence kimse bilmiyor!

Ama sanki hep böyle devam edecekmiş gibimize geliyor.

Pahalılığın ölçüsünü ayarını kaybettik.

Bu da gelir bu da geçer ağlama diye hepimizin bildiği türkümüz olsa da, teğet veya içimizden geçen şey bizi olumlu düşünmekten alıkoyuyor.

Günümüz insanı, Hz.Nuh’u bile görse kıyamet kopacağını düşünmüyor, gemisine binmiyor, aklını kiraya verdiği kiracısını çıkarmıyor.

Gençlere, birikim yapın deseniz de, umursanmıyor.

Zengin niye bu konuları önemsiyor peki?

Ya ölmezsem dediği için.

Oldu ki 90 yıl yaşadım.

Kim bana bakacak diye düşünüyor, zengin.

Önce ben sonra ülkem zengin olmalı diye düşünüyor.

Fakir veya fakir kafalı ise ya olmazsa, diyor.

Hayatının kalanına zar atıyor.

Evinde dualarla öleceğini düşünüp, yoğun bakımdaki cihazların dıt dıtı ile giderebileceğini hesap etmiyor.

Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için, yarın ölecekmiş gibi de ahiret için çalışması gereken asıl bizleriz.

Yoksa, Müslüman ülkemizin günahını, zamanında olduğu gibi bir rahip marifetiyle çıkarırlar.

Selam ve dua ile…