Üzeyir Ergül


Tüm Resmi Anma Programlarına Bir Sitemdir

6 Şubat’ın o karanlık gecesinin sabahı bir türlü gelmedi. Soğuk ve yağışlı hava zamanı hapsetmişti kendiyle birlikte. İnsanın kendisini en zayıf hissettiği anlardı. İnsan bedeninin hissizleştiği, dizlerinin bağının çözüldüğü zaman...


On binlerce insan bir gece yarısı hiç ummadıkları bir son ile gözlerini sonsuzluğa yumdu.

Hamile kadını, yeni doğanı, çocuğu, ergeni, genci, yaşlısı, nişanlı olanı, evli olanı...

Aile apartmanlarında oturanlar kimi 3 kuşak, kimi 2 kuşak kimi ailecek toprağa gömüldü o gece...

Kimi aileler hep birlikte vefat edip bu dünyaya kapısını kapadı. Kimi ailelerde çocuklar öldü, anne ve baba yarım kaldı.

Kimi ailede anne öldü tüm aile yetim kaldı, kimisinde baba öldü aile öksüz kaldı.

Başka bir yakını kalmayanlara isimsiz etiketi vurularak kimsesizler mezarına koydular.

Binlercesinin bedeni toplu mezarlara kefenlenmeden, inandıkları inanca uygun dini vecibeleri yerine getirilmeden kepçelerle toprakla kapatıldı.

Kiminin bedeni yarım, kiminin bedeni toz buz oldu... Kiminin 1. Gün, kiminin 2. Gün, kiminin 3. Gün... Kiminin 45.gün, kiminin 285.gün cenazesine ulaşıldı.. Kiminin 365 gün geçmesine rağmen halen cesedi bulunamadı.

On binlerce can toprağa düştü...Yüz binlercesi yarım kaldı...kiminin kolu, kiminin bacağı kiminin gözü, kiminin gözbebeği yok artık..

Yüz binlerce insan ailesini, akrabasını, komşusunu, sevdiğini, arkaA>daşını toprağa verdi... Kalanlar da belki toprağa gömülmediler ama pek yaşadıkları da söylenemez.

6 Şubat’ın o karanlık gecesinin sabahı bir türlü gelmedi. Soğuk ve yağışlı hava zamanı hapsetmişti kendiyle birlikte. İnsanın kendisini en zayıf hissettiği anlardı. İnsan bedeninin hissizleştiği, dizlerinin bağının çözüldüğü zaman...

Tüm organlar susmuş enkaz altından gelen ses gürültü gibi kulakları sağır etmişti.. Göz gördüğüne ten değdiğine uzak düştü o gece.

Yıllardan beri gelen resmi kurum ihmalleri...Liyakat sahibi olmayan yöneticiler.... Peşkeş çekilen araziler, ranta kurban edilen şehirler...Yanı başında dimdik ayakta duran tarihi kentlerden yapılardan ders almayıp tarım arazilerini imara açan yerel kurum ve yöneticiler...Ranttan nemalanan müteahhitler ve toprak sahipleri...Ve tüm bunlarla iş tutan, vicdanını mal bürüyen sıradan yurttaşlar...Herkesin suçlu olduğu bir cinayetti 6 Şubat..

Resmi kurumlara düşen görev yas tutmak değildir, helalleşme olmadığı gibi... Resmi makamlara düşen on binlerce insanın yaşamanı yitirdiği böyle bir felakette dünden bugüne ihmalde imzası ve yetkisi bulunanları ortaya çıkarmaktır. Geç gelen yardımda sorumluluğu olanları açığa çıkarmak ve yargılanmalarını sağlamaktır.

Bırakın insanlar ve halklar kendi inandıkları gibi yaslarını tutsunlar... İsteyen o gün duasını okur, isteyen lokma dağıtır, isteyen çiçeklerle kabir ziyareti yapar... İsteyen karalar giyer o gün...Yas insana ve toplumlara mahsustur...