Ramazan Sayfası


Ramazan Sayfası 29

Bu sayfa Adıyaman İl Müftülüğü tarafından Diyanet İşleri Başkanlığı yayınlarından yararlanarak hazırlanmıştır.


ÂYET-İ KERİME

“Ölüm sana gelinceye kadar Rabbine ibadet et” (Hicr, 15/99), “Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve herkes, yarın için önceden ne göndermiş olduğuna baksın. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.” (Haşr, 59/12)

 

HADİS-İ ŞERİF

Abdullah İbni Amr İbni Âs’a (r. Anha) şöyle söyledi: Resûlullah (sav) bana şöyle dedi: “Ey Abdullah! Filan kimse gibi olma, çünkü o gece ibadetine devam ederken, sonra geceleri ibadet etmeyi terk etti.” (Buhârî, Teheccüd, 19)

 

RAMAZAN AYININ KAZANIMLARINI KORUMAK

İslâm Âlem’i olarak gelişini hasretle beklediğimiz mübarek Ramazan ayını hüzünle uğurlama vakti geldi. Bize bahşedilecek sayılı ramazanlardan birini daha yaşadık. Bu ay oruç, Kur’ân, mukabele, teravih, fıtır sadakası, zekât, infak, iftar, sahur gibi birçok ibadetin yer aldığı ve müminlerin Allah’ın rahmetini, merhametini ve Cehennem’den âzad müjdesini en önemlisi de Yüce Allah’ın rızasını umarak ibadetlerini yoğunlaştırdığı bir aydır. Cenab-ı Hak, inananlar olarak yaptığımız her türlü ibadetlerimizi katında makbul eylesin. Peygamber Efendimiz (sav) “Allahım! Receb ve Şaban ayını hakkımızda bereketli eyle bizi Ramazan ayına ulaştır” diyerek dua ederdi. Onun örnekliğinde “Selef-i salihîn; Cenâb-ı Hakk’a altı ay kendilerini Ramazan’a ulaştırması için dua ederlerdi. Geri kalan altı ayda da idrak ettikleri Ramazan’ı kabul buyurması için dua ederlerdi.” (et-Terğîb ve’t-Terhîb, II, 354) Dolayısıyla böyle davranan kişi sene boyunca, bu vesileyle de ömrünün tamamında kıymetli Ramazan ayını hissederek yaşamaktadır. 

Ramazan ayının hususiyetlerine bakıldığında o sadece yaşanılıp tükenen bir kıymet olmadığı açıkça görülmektedir. Dolayısıyla Ramazan ayı bir mekteptir. Bu ayda yoğunlaşan nefis, irade ve ibadet eğitimlerimiz senenin kalan kısmında yaşantımıza yön verecektir. Bu vesileyle Ramazan ayının tüm kazanımlarını sene boyunca korumak, bu ayda yakaladığımız ibadet kıvamını senenin kalan günlerinde de devam ettirmek gerekir. Kur’ân, Ramazan ayında indirilmeye başladığı için bu ay Kur’ân ayıdır. Bu ayda hatimler, mukabeleler okuyarak Kur’ân’la hemhâl olduk, onunla ünsiyet kurduk, o halde yakınlaştığımız Kur’ân’ın ihtiva ettiği emir ve yasakları tam manasıyla yaşantımıza almanın da vaktidir. “Ey iman edenler! Sizden öncekilerin üzerine yazıldığı gibi sakınasınız diye sizin üzerinize de sayılı günlerde oruç yazıldı.” (Bakara/183) âyetine uyarak oruçlarımızı tuttuk. Bir ay boyunca imsaktan iftara kadar Yüce Allah’ın verdiği çeşitli nimetlerden kendimizi uzak tuttuk. Neticesinde Rabbimizin emrini yerine getirmenin sevinç ve mükafatına eriştik. Bununla birlikte her daim insanı Rabbinden uzaklaştıracak davranışlara yöneltmeye çabalayan nefsimizi terbiye ederek irade eğitimimize katkı sağladık. İstediğimiz ve kararlı olduğumuz zaman çeşitli nimetlerden uzak durabilmeyi başaran insan, bundan sonraki yaşantısında da günahlardan ve çirkin görülen davranışlardan uzak kalabilmelidir. Zira yüce Allah oruç ayetinde “…Umulur ki takvâya erişirsiniz.” (el-Bakara, 2/128) buyurarak oruç ibadetiyle hedeflenen erdemin yanlışlardan sakınmak olduğunu açık bir şekilde beyan etmektedir.

Oruç bize sabrı da öğretir. Zira Peygamber Efendimiz (sav) “Oruç, sabrın yarısıdır.” (İbn Mace/Sıyam, 17) buyurmaktadır. Oruçla sabır erdemini kazanan Müslüman sabırlı davranabilmeyi hayatın her anında başarabilmelidir. İnsanın maddi, manevi kayıp ya da kazanımlarının ekseriyeti sabırla ilişkilidir. Musibetlere karşı sabır, insanı Yüce Allah’a isyan etmekten korur ve yaşama direncini arttırır. İbadetleri yerine getirirken sabır, insanın Allah’a karşı sorumluluklarını ömrünün sonuna kadar devam ettirmesini sağlar. Günah işlememe konusunda sabır ise insanın huzurlu bir dünya hayatı ve günahlarla kirlenmeyen bir hayat yaşamasını sağlar. Yüce Allah “Allah sabredenlerle beraberdir.” (Bakara 2/153) “Allah sabredenleri sever.” (Âl-i İmrân 3/146) buyurarak hem sabırlı davrananlara yardımcı olacağını hem de sabretmenin sonucunda Allah’ın sevgisinin kazanılacağını haber vermektedir.

Ramazan ayı müminlerin zekât, fıtır sadakası, infak ve yardımlaşma gibi ibadetlerini de direkt veya dolaylı olarak içine alan bir aydır. Bu ayda mali sorumluluklarımızın birçoğu yerine getirilir. İhtiyaç sahiplerinin ihtiyaçları önemli ölçüde karşılanır.  Bu tür mali yönü olan ibadetler, mükellefiyetlerin eda edilmesine, ihtiyaç sahiplerinin ferahlamasına vesile olurken; diğer taraftan Müslümanları cimrilik hastalığından koruyarak, onları cömertliğe alıştırmaktadır. Bu yönüyle de ramazan mektebinde öğrendiğimiz cömertlik erdemini senenin kalan kısmında da köreltmeden ihtiyaç sahipleriyle ilgilenmek hem insani hem de İslâmî bir sorumluluğumuzdur.

Ramazan ayına mahsus ibadetlerden biri de teravih namazıdır. Bu ayda gündüzlerimizi sâim (oruçlu) gecelerimizi de kâim (ibadetle) geçirmeye çalıştık. Beş vakit namazımız başta olmak üzere teravih ve diğer nafile ibadetlerimizle de gecelerimizi ihya etmeye çalıştık. Yüce Allah’ın “Ölüm sana gelinceye kadar Rabbine ibadet et” (Hicr 15/99) buyurduğu üzere kulluk ve ibadet sorumluluklarımız sadece Ramazan ayıyla sınırlı değildir. Dolayısıyla bu aydaki ibadet programımızın bir benzerini hayat boyu devam ettirme sorumluluğumuz da vardır. Peygamber Efendimiz (sav) “Amellerin Allah Teâlâ’ya en sevimli olanı, az da olsa devamlı yapılanıdır.” (Müslim, Müsâfirîn, 218) buyurarak güzel davranışların devamlılığına işaret etmiştir. 

Yüce Rabbimiz son gününü yaşadığımız mübarek Ramazan ayında yaptığımız her türlü ibadet, hayır ve hasenatımızı kabul eylesin. Yüce Rabbimizden Ramazan mektebinde kazandığımız ve yoğunlaştırdığımız tüm güzel davranışlarımızın hayatımıza hâkim olmasını ve yarın kavuşacağımız Ramazan Bayramı’nın tüm İslam Alemine ve İnsanlığa sağlık, selamet ve huzur getirmesini niyaz ediyoruz.