Şerife Güler


Kazanmak Kaybetmek

O kadar çok kazanmaya odaklanmışız ki eğlenmeyi unutuyoruz. Her şey kazanılmak için mi var? Her oyunun tek bir kazananı oluyorsa diğerleri de kaybedecekse neden eğlenmeyelim ya da neden hep birlikte kazanmayalım.


Kazanmak mı kaybetmek mi yoksa eğlenmek mi?

O kadar çok kazanmaya odaklanmışız ki eğlenmeyi unutuyoruz. Her şey kazanılmak için mi var? Her oyunun tek bir kazananı oluyorsa diğerleri de kaybedecekse neden eğlenmeyelim ya da neden hep birlikte kazanmayalım. 

Çocukların elinde telefon, tablet aileler öğretmese dahi sistemin dayattığı öğreti çocuklara ya kazanacak ya da kaybedecek başka türlüsü olmaz algısını zihinlerine kazıyor. Çocuklar telefondan oynadığı oyunda kaybettiğinde öfkeleniyor. Oyun zevk alınan, eğlenilen bir eylem iken kâbusa dönüyor. 

Konteynerde tabuların kırıldığına şahit oluyorum. Çocuklar eğitmenler eşliğinde kazanmak mı kaybetmek mi yoksa eğlenmek mi diye sorulduğunda mutlu bir şekilde eğlenmek cevabını veriyor. Birlikte olmak, oyunun oyuncusu olmak da güzel. Kaybetmenin bir önemi yok aslında. Ne öğretilirse ona inanıyoruz. 

Bugün Tegv’de geleceğimizin umutlarıyla birlikteydim. Kimisi alışkanlık birbiriyle didişiyor, kimisi ışıl ışıl ne yapacağız diye dikkat kesilmiş umutla bakıyor. Birlik olmaya çalışıyorum çocuklarla.

İnsan birlik olursa daha mutlu, daha güçlü olur. Bu gün etkinlikte dört grup olan çocuklar etkinlik sonunda bizim grup diye birlik olup kendi kendilerini tezahürat yapmaları o kadar güzeldi ki… Gergin, kaygılı ruh hallerinden biraz uzaklaşıp, eğlenebilirlerse ne mutlu bana.

Çocukları kategorize ediyoruz. Haylaz, yaramaz, söz dinlemiyor diye. İçinde kopan fırtınaları bir bilebilsek, bir anlatabilseler… Sağlıklı beslenme konusu işledik. Proteini beslenmenin temel taşı olduğunu, evlerin sağlam olması için demir ne ise protein de o kadar önemli olduğunu benzerlik kurarak anlatmaya çalıştım. Demir yetersiz olursa depremde binaların yıkıldığı gibi vücudunda protein eksikliğinde hastalıklara daha kolay yakalanacağını söylediğimde yakınlarını kaybeden yaramaz diye etiketlediğimiz çocuklar pür dikkat gözleri kocaman kocaman dinliyordu. O an hangi çocuğumuzun yaralı olduğunu söylemeden anlayabiliyorsunuz. Acıları çok taze dile getiremiyorlar ancak içlerinde depremin muhasebesini yapıyorlar.

 Okulun sınav geçme kaygısından uzaklaşıp Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfının sunduğu imkânlarla bir nebze soluk alıyorlar.  Hafta içi ve hafta sonu her gün çocuklarımızın daha mutlu olması, kaygılarından uzaklaşması için gönüllüler ellerinden geleni yapıyor. Betül ablaları daha fazla çocuğa ulaşmak için koşuşturuyor. Eğitimcilerle görüşüyor, okullara gidiyor. Bir çocuğa minicik bir dokunuş, bakış açısını bir anlık olsa da değiştirebilmek, farklı duygularla karşılaşmasını sağlamak, tek bir duygunun esaretinden kurtarmak kısa süreliğine de olsa güzel. 

İnsanın elinden gelse tüm çocukların yaralarını sarabilse. Hayat telaşının büyükleri yuttuğu günlerde kendi kendilerine yaralarını sarıyorlar. Kendilerini büyütüyorlar. Siz çok büyük kayıplar yaşadınız hep kazanın artık. Kaybetmek size yasaklansın…