Üzeyir Ergül


Irgat Şehrin Depremzede Şehre Evrilmesi

1954 yılında il olmuş ancak köy olmaktan kurtulamamış, gelişmişlik ve büyümeyi bina ve imar olarak algılamış bir memleketin kendi halinde yaşayan sakinleriydik. 6 Şubat tufanı kendi ayakları üzerinde duramayan şehrimizi uzunca bir süre daha doğrulamayacağı şekilde belini yeniden bükmüştür.


Memleketin insanı ülkenin yarısından fazlasına mevsimsel işçi gönderme rekorunu elinde tutuyor. Ülkenin kayısısı, fındığı, patatesi, biberi, pamuğu bilfiil hemşehrilerimiz tarafından büyük bir titizlikle toplanıyor. Ve ondandır ki ülke coğrafyasında hangi ürünün hangi coğrafi bölgede hangi iklim koşullarında yetiştirilmesi gerektiği noktasında zengin bir genel kültüre sahibiz.

Memleketin yanı başında akıp giden Fırat Nehri tarih boyunca Mezopotamya halklarına can suyu olmuş ve gerçekleştirilen tarımsal faaliyetler sayesinde ev sahipliği yaptığı halkı ihya etmiştir. Bugün ise Fırat Nehri seyirlik bir kare dışında herhangi bir işlevselliğe sahip değil memleket açısından.

1954 yılında il olmuş ancak köy olmaktan kurtulamamış, gelişmişlik ve büyümeyi bina ve imar olarak algılamış bir memleketin kendi halinde yaşayan sakinleriydik.

6 Şubat tufanı kendi ayakları üzerinde duramayan şehrimizi uzunca bir süre daha doğrulamayacağı şekilde belini yeniden bükmüştür.

İl oluşundan bugüne memleketimiz bir adım dahi ileri gitmemişken büyük felaket sonrası daha büyük bir çıkmaza girmiş oldu. İşlerini kaybeden çoğu hemşehrimize mevsimsel işler için yeniden yollar gözükmeye başladı. Yollar geçmiş yıllarda olduğu gibi yeniden kan gölüne dönecek ve ırgat kanı yolları kırmızıya boyayacak.

Memleket hep birilerinin eline tutsak olmakta, insanlıktan uzak çalışma koşullarına sahip mevsimsel işçilik ile sömürülmeye devam etmekte. Yıllardır ırgat şehir olarak adlandırılan şehrimiz artık depremzede şehir olarak da adlandırıl oldu. Aslında şehir kendine yakıştırdığı bu kader çizgisinin tutsağı olduğunun farkında değil. İstemek gerekiyor değişim için. Yeniden Mezopotamya topraklarına can olan Fırat ile özdeşleşip kendi dinamikleri ile kendi toprağından ekip biçmeli.

Kendi iradesi ile meclise gönderdiği seçilmişlerden bireysel talepler yerine üretime dönük projeler istemeliler. Ve vaat edilen projelerin gerçekleşmesinin takipçisi olmalıdır. Meclis koridorları memleketin tamamına çıkarı olan işler için arşınlanmalıdır. 

Memleketin seçilmislerine büyük görevler düşüyor. Geçmişte talep edilmeyen toplumsal talepler yeni dönemde mutlaka talep edilmeli.

Memleketimiz bürokrasi merdivenlerini hızlı çıkmak isteyen bürokrat adayları için en ideal şehirlerden biri olmuştur hep. Halk atanmışları gökten inmiş bir dinin son temsilcileri gibi sahiplenip el üstünde tutar(!), eleştirmekten kaçınır, onlardan bir şeyler istemekten çekinir. Kendisi için hizmete gelen kişilere hep hizmet etmekle övünmüştür hemşehrilerimiz. İdeal ev sahipliğini hep yanlış anlamış hizmet talep etmek yerine hep el pençe hizmet sunmuştur. Bol bol hatıra fotoğrafları çekmislerdir bürokrat adayları memleketimizde. Ve o fotoğraf karesinde olanlar kendilerini kutsamış birer ermiş olarak algılamışlardır. Ve sonrası bizlere hep kayıp olarak yansımıştır.

Yılların ihmalkarlığı yüzünden büyük tufan ile birçok canımızı zamansız sonsuzluğa uğurladık. Liyakat sahibi kişiler bir şehrin yurttaşlarının güvenli bir şekilde yaşaması ve şehrin kalkınmasının öncü etkenlerinden biridir. Öyle ki üstteki liyakat sahibi olmadı mı alttakinin liyakat sahibi olmasının herhangi bir ehemmiyeti kalmıyor.