Sezai Yılmaz


İnsan ve Şehir

Her şehrin bir kültürü var. Her şehir içerisindeki insanları kültürün bir parçasına dönüştürmeye çalışır. Şehir, orada yaşayanları kuşatan bir özelliğe sahiptir.


Çocukken, büyüklerimiz birçok işi bize yaptırırlardı.

Sebebini çok sonraları öğrendik ki abilerimiz ve ablalarımız da aynı yoldan geçmişlerdi.

Her şehrin bir kültürü var.

Her şehir içerisindeki insanları kültürün bir parçasına dönüştürmeye çalışır.

Şehir, orada yaşayanları kuşatan bir özelliğe sahiptir.

 Ailenin kurulması, Aile ilişkileri, düğünleri, cenaze merasimleri, komşuluk ilişkileri, konuştuğu diller, eğlenceler ve daha birçok özellik bir şehrin kültürel kodlarını oluşturur.

Şehre dair ne varsa insanı tarafından yaşanılarak tarihe bir miras olarak bırakılır.

Şehirle ilgili geçmişten bir iki örnek verelim.

Malum Ramazan ayındayız. Çocukluk yıllarımızda Adıyaman’da kadınların teravih için camiye gitme adetleri pek görülmezdi. Mahallede bir ev seçilir, ev sahibi avlusunu açar, hoca ile cemaat arasına bir perde çekilir ve namaza durulurdu. Bizde yorulduğumuz için kenarda uyurduk.

Mesela bu bir kültürdü ve ne avlulu evler kaldı ne de avlu da teravih. 

Kültürel açıdan değişime verilecek çok örnekler var. Şimdi burada durup düşünelim.

Bugün Büyük Camiler ve camilerin kadın kısımları oluştu. İnsan Şehrin yeni formatına uyum göstermeye başladı.

O döneme ait yaşanmış çok sayıda güzellik orada kaldı ve unutulmaya başladı. Komşuluk ilişkileri ve samimi yaklaşımlar yaşatılırken koca binalar bunları aldı ve götürdü.

Hem Ramazanda hem de Ramazan dışında Siniye yemek tabakları doldurulur ve komşulara dağıtılırdı. Çocuktuk yorulduğumuz için kızardık ama bugün anladık ki bu bir insan yetiştirme aracı olarak karşımıza çıkıyormuş.

Komşularla iletişim hiç kesilmezdi. Tabaklar dolu gelince samimiyet daha bir perçinleşirdi.

Bugün bunu yaşamış ve bilincinde olan aileler aynı kültürü devam ettiriyor. Çok sevindirici bir durum kültürel mirasın devamını görmek. 

Şehre olan bağlılığı ve umutları korumamıza neden oluyor.

Bir de şehrin sokakları var. 

Sokak kültürü diye bazen küçük görülse de sizi terbiye eden çok yönü olduğunu unutmayalım.

Paylaşmak, yardımlaşmak, çıkan sorunları büyüklerin bir araya gelip çözmesi çok önemli kültürel bir öğe olarak dururdu.

Sokakta bir tane eğitimiyle, edebiyle ve duruşuyla öne çıkmış bir aile tüm sokakta saygıyla karşılanır ve aileler çocukları için onları örnek almaya çalışırdı.

Mesela bizim sokakta bir öğretmen aile vardı. Eşi, Anne ve kızları, kendisi de beyleri oldukça etkilemiş ve okul süreçlerinin önemi sokakta bir hava oluşturmuştu.

Bugün hala seneler önce birlikte büyüdüğümüz arkadaşlarımızla dostluklarımız devam ediyorsa Şehrin kültürel kodlarının ne kadar etkili olduğunu görüyoruz demektir.

Çocuklarımız şimdi fanusta yaşatılıyor gibi geliyor. Aşırı koruma altında ve sınırlarının katı çizildiği bir ilişki ağı. 

Şehre dair nasıl bir yol bulacak, nasıl öğrenecek, nasıl kültürlenecek ki kültürel kodlarımız yarına taşınabilsin.

Şehri, mahalleyi, sokağı, komşuları ve ilişkileri geleneğiyle ve güzellikleriyle çocuklarımız tanımayı hak ediyor. 

Şehri güzellikleri ile çocuklarımızla buluşturma sorumluluğu bize düşüyor. Sorumluk alırsak aidiyet daha bir gelişir.

Şehre sahip çıkacak ve şehri yarına taşıyacak nesiller, şehrin kültürüyle hem hal olmalı. 

O zaman endişeler azalır ve yaşanmışlıklar önemsenir.

Şehre vefamız ve Şehrin yarına taşınması için biraz daha gayret etmeliyiz vesselam…

Mehmet Ali Selçuk
25.03.2024 12:11:10
Çok güzel bir tespit teşekkürler Sezai bey minnettarız geçmişe az da olsa sayenizde duygusal yolculuk yaptık

Mehmet Ali Selçuk
25.03.2024 12:11:11
Çok güzel bir tespit teşekkürler Sezai bey minnettarız geçmişe az da olsa sayenizde duygusal yolculuk yaptık