Hamza Çelenk


Her Yer toz, Ağzımda Pas Tadı

Toz bitmiyor, zemin ıslak. Bu ıslak zeminde bu toz. Aman Allah'ım başım davul gibi, patladı patlayacak. Kolonlar çırılçıplak, gri gövdelerinde parçalanmış demir parçaları. Gri ara tondur, diyordum, birden grinin her tonuna ağzımızdan çıkanı sıralıyorum.


Toz, uçsuz bucaksız toz, sokaklarda paslı demir kokusu. Her taraf geniş çukurlar ile dolu. Çukurların bir kısmına su birikmiş. Evvelki günden kalan yağmur suları olmalı. Suyun rengi kirli yağ rengi, böyle bir renk var mı bilemiyorum. 


Genzim yanıyor, gözlerimin kızarıklığına güneşten diyorum. Sahi güneş kaç gündür yüzünü gösteriyor ki.


Önümde yetmişinde bir ihtiyar yürüyor. Yalpalanıyor, düştü düşecek. Ürkek bir kaç kelime sıralıyor, çadır istiyor, yönlendiriyorum. Yanağından iki damla yaş dökülüyor. 


Toz bitmiyor, zemin ıslak. Bu ıslak zeminde bu toz. Aman Allah'ım başım davul gibi, patladı patlayacak. Kolonlar çırılçıplak, gri gövdelerinde parçalanmış demir parçaları. Gri ara tondur, diyordum, birden grinin her tonuna  ağzımızdan çıkanı  sıralıyorum. 


Her taraf toz...


Gözlerindeki ürkekliği aşamamış çocuklara yol alıyoruz. Görseniz, melek bakışlarında yerleşen o ürkekliği...  Koordinatör, bize araç lazım diyor, öteki çadır alanına malzeme istiyor, bir diğeri etkinlik için yeni çadır. Yeni gelen öğretmenlerin yerleştirilmesi ise cabası. 


Telefon, yine çalmaya başladı. Hiç durmadı  meret. Dün gece kızım saymıştı, "baba, bugün iki yüz yetmiş sekiz telefon görüşmesi yapmışsın,  dedi"


Ağzım buruşuyor, keskin bir pas tadı yayılıyor vücuduma.


Eyvah! Yine yemek yemeyi unuttum. Doktor, öğünleri ihmal etmememi salık vermişti. Keşke midemdeki kramplarla da bir uğraşsaydı ya. 

Evimin yakınından geçiyorum. Varsam, bin anının aynı anda ağlayacağını biliyorum. Hanım, kurtarabileceğin bir şey varsa al, demişti. İçeri girmek istemiyorum. Onlarca kişi beni geri itiyor gibi. Binaya bakıyorum.

Hala bir uğultu yükseliyor. Aman Allah'ım bu ses kulağımdan çıkmıyor, beynim zonkluyor.  Çocuğun çığlığı, parçalanan duvarlar, üstümüze üstümüze düşen insaat parçaları. Uzaklaşıyorum, kalbime genişlik diliyorum. 


Ardıma dönüp bakıyorum. Toz, her yer toz ve ağzımda pas tadı. Yutkunmaya çalışıyorum, midem yeniden yanmaya başlıyor.