Üzeyir Ergül


Biz ne yaşadık?

Adıyaman Atatürk Bulvarı’nda  bulunan saat kulesi bir şehrin yok oluşunun simgesi oldu artık. Akrep ve yelkovan yitip giden on binlerce canın anısına saygı duyar gibi anıtlaşarak, ölüm gibi katı ve soğuk olarak yapıştı kara bir tarihin şafağına.


Zaman, içinde Adıyaman'ın da olduğu  on bir  il için bir daha aynı şekilde  akmamak üzere saat 04.17’de durdu. 

Adıyaman Atatürk Bulvarı’nda  bulunan saat kulesi bir şehrin yok oluşunun simgesi oldu artık. Akrep ve yelkovan yitip giden on binlerce canın anısına saygı duyar gibi anıtlaşarak, ölüm gibi katı ve soğuk olarak yapıştı kara bir tarihin şafağına. 

Neydi bizim yaşadığımız? 

Sonsuzluktu bizim yaşadığımız ilk başlarda. Yitip giden canlarımızın bir daha olmayacaklarının travmasını yaşadık sonsuz kere , yaşıyoruz ve yaşamaya devam edeceğiz. 

Biz ne yaşadık? 

Biz kendi acımızı, yanımızdaki acıların büyüklüğü karşısında  dile getirmenin utancını yaşadık. Acımızı başka acıların içinde sağıp usulca sol yanımıza koyduk. 

Biz ne yaşadık? 

Biz havanın dondurucu soğuğunda bir ateşin etrafında ısınmaya çalışırken enkaz altında kalan yakınlarımızın, dostlarımızın ya da hiçbir zaman tanışamadığımız anne, baba, ağabey, abla ve kardeşlerin üşümesi karşısında hiçbir şey yapamamanın acısını yaşadık.

Biz ne yaşadık? 

Biz yaşadıklarımızı kelimelere dökememenin alfabesizliğini yaşadık.

Biz ne yaşadık? 

Biz eş, dost, akraba, komşu ve kardeşliğin kenetlenmesinin en doruk noktasını yaşadık. Elinden gelen ne varsa daha fazlasını yapmaya çalışan, kendi canını hiçe sayarak göçük tehlikesi olan enkazların altına bir umudu kovalamak için tereddütsüz giren fedai ruhlu insanlarımızın dayanışmasını yaşadık.

Biz ne yaşadık? 

Biz büyük bir organizasyonun boşluğunu, afete hazırlıklı olmayışın, yılların ihmalkarlığını canımızla ödemenin acısını yaşadık.

Biz bir deprem değil büyük bir tufan yaşadık. Hem canımızdan hem yurdumuzdan olmanın acısıyla mülteci konumuna gelmenin acısını yaşadık.

Biz ne yaşadık?

İsimleri ve yakınlık dereceleri ile hitap ettiğimiz yakınlarımızı ceset, cenaze, rahmetli gibi söylemesi zor, can yakan kelimeler ile telaffuz etmenin büyük acısını yaşadık, yaşıyoruz ve kim bilir daha ne kadar yaşarız bunu. 

Biz ne yaşadık?

Biz enkaza dönüşen, ağır hasar alan evlerimizin altında tüm yaşamımızı bırakmanın tarifi zor yurtsuzluğunu yaşadık, yaşıyoruz.