Yaşadıklarımızdan, gördüklerimizden ve duyduklarımızdan edindiğimiz tecrübe ve bilgilere göre neler söyleyebiliriz: Yapılabilirse soğukkanlı ve sakin olabilmek iyi olurmuş. Onca zaman yaşam üçgeninden söz edildi ama telaştan kimin aklına geldi. Ki yaşam üçgeni denilen tedbir de, galiba o durumda elden gelen en iyi tedbirmiş. Deprem çantası, acil toplanma alanları filan boş işmiş galiba.
*
Evet gerçekten öldüren depremin kendisi değil, bizim yaptığımız binalarmış. Onca boş alanlar varken üst üste katlar yapıp yüksek binalarda yaşama diye bir yaşam şekli uyduran ve benimseyen biz modern zaman insanı, insanlık tarihinin en aptal kesimi imişiz. Biz modern putperestlermişiz, kendimiz uydurmuş, kendimiz inanmışız. Ev işini abartmışız, ihtiyacımızdan fazlasını, sağlamlık ve kullanışlılıktan ziyade gösteriş ve aşırılık özelliklerini öncelemiş hatta bu bağlamda biraz da şımarıklaşmışız. Umarım ders alır bu hâlimizi düzeltiriz de yaşadıklarımızın bize bir faydası olur, yoksa yazık.
*
Gördük ki insan hayatını hiçe sayan sahtekâr, hırsız müteahhidler varmış aramızda. Ama onların suçlu olduğu kadar işini iyi yapmayan memurlar da suçludur fakat sistemimiz orasıyla hiç ilgilenmedi.
*
Şehrin dağ tarafına doğru genişlemesini, sıcak olan memleketimiz için doğru olan olarak söylüyorduk ama deprem gerçeği için de olması gereken oymuş. Bunu bilmeyen, görmeyen, yapmayan kurum ve yetkilileri de bir kere daha esefle hatırladık.
Devam edecek…
