Cengiz İnci


6 Şubat 2023 Belediye Başkanı Dr. Süleyman Kılınç (Tebessüm Eden Adam)

Depremde herkesin etkilendiği kadar etkilenen Dr. Süleyman Kılınç’ın 25 Eylül 2023 tarihinde Naif Karabatak ile yaptığı görüşmeden satır aralarından izlenimlerim.


Depremde herkesin etkilendiği kadar etkilenen Dr. Süleyman Kılınç’ın 25 Eylül 2023 tarihinde Naif Karabatak ile yaptığı görüşmeden satır aralarından izlenimlerim.

Satır başlarında en dokunaklı ifadelerden biri:

Zaman Mefhumunu Yitirdim” ve ’kimseye ulaşılmıyor. Korumaya da ulaşamadım, başka bir personele de. ‘’

 Herkes gibi kıyameti yaşayıp ve ilk andan itibaren insanların yardımına kavuşmaya çabalayan koca yürekli adam sen Adıyaman’a büyük geldin unutma.

’İlk andan itibaren fark ettim. Deprem büyüktü, yıkım büyüktü, ölüm çoktu, travma büyüktü ama korkunç da bir yoğunluk var. Şöyle burada oturduğumuz gibi oturup, ‘ne yapabiliriz’ diye düşüneceğin ne bir ortam var ne bir zaman. ‘’ imkanların olmadığı bir ortamda kendini, ailesini unutup vatandaşı düşünen Başkan.

Bir Adıyamanlı olarak Adıyaman için yaptıklarını ve yapmak istediklerini iyi biliyorum.

Başkan olduğunda makamına gidip oturmadım, tebrik etmedim, çiçek göndermedim ve makamını bırakacağı zaman da yanına gidemeyeceğim.

Dr. Süleyman Kılınç’ı Deprem öncesinde birkaç defa çarşı merkezinde tek başına yürürken görmüştüm ve birisinde O zamanki Ak Parti İl Başkanı Mehmet Dağtekin ile yürüyorlardı ve Mehmet Dağtekin Liseden Hocam olduğu için beni Başkanla tanıştırmıştı ve ayaküstü hâl hatır sorduktan sonra herkes kendi yoluna devam etmişti.

O an Adıyaman için doğru adam demiştim ve bugün de sözlerimin arkasındayım.

 Sürekli tebessüm eden ve insanları hor görmeyen Kılınç’ı arkama dönüp Allah senden Razı olsun dediğimi hatırladım. 

Korumasız gezen Kılınç, depremden birkaç gün sonra da Eğri çay parkına korumasız gelip vatandaşların dertlerini dinlemeye çalışıyordu.

Kılınç beni tanımış ve hocam inşallah kaybınız yoktur diye hâl hatır soruyor ve etrafında toplanan insanlar ile samimiyetini görünce evet adam gibi adam demiştim kendisi için.

Kendi dertlerini unutup herkese sarılıyor ve samimi, içten ve insanca ayrılmaya çabalıyordu sanki.

İnsanların dertlerini çözemediği için de mahcupluğunu suretinde okuyabiliyordum.

Kızılca kıyamet kopmuş, birinci derecede akrabalarını kaybetmiş ve kendi ifadeleriyle 2. Depreme yakalandığı anı anlatıyor Kılınç: “İkinci deprem olduğunda, 13.20’ydi değil mi, o zaman valilik kavşağındaydım. İkinci depreme orada yakalandım. Resmen yolda duramadım. Kavşağa gelirken enkazlara bakıyor, depremin verdiği hasarı gözlerimle görüyordum. İsias Otele, onun yanındaki binalara baka baka kavşağa geldim ve orada ikinci depreme yakalandım. 

Her zaman olduğu gibi deprem anında da tek başına gezmeye devam ediyor belki birilerine yardımım dokunur diye.

’Tek başıma dolaşıyordum.’’

 Yol resmen yılanvari hareket ediyordu. Öyle kıvrılıyor, sallanıyor, sağa sola gidiyordu. Ayakta durmak imkânsız.’’ Diye dertleşen Kılınç’ın şu sözlerimi içimi yakmıştı:

’Telefonla konuşuyorum. Birisi telefonumu aldı, yere vurdu, telefonum kırıldı. Tüm iletişimim kesildi. Ne kimseyi arayabildim ne de kimse bana ulaşabildi. Bir süre sonra arkadaşlar bir telefon buldu ama arayacağım numaralar yok. Sonra yapıldı ama iletişimim bir süre kopuk kaldı.’’

Kılınç O kadar naif ve dürüst bir insan ki bu durumu görmezden geliyor ve halkın arasına karışıp halkın derdini dertlenerek herkesin derdine derman olmaya çabalıyor.

Bu durumda dahi bir yerlere kavuşma derdinde olan Kılınç’ın ruh halini anlıyorum, kimse anlamasa bile.

    Hiç kimsenin bir başkasına ulaşamayacağı bir ortamda Başkanın telefonu kırılması düşünülecek bir durum.

Ve dertli adam dertleşmeye devam ediyor. Bir yerlere kavuşmak amacıyla dertlerini unutup devam ediyor mücadeleye ve varmak istediği yerde çaresizliğin betimlemesini görelim Kılınç’ın ruh dünyasından:

‘’Önce Afad’daydık, sonra valilikte ama binada ne su var ne elektrik var, garip bir ortam. Orada koordine olmaya çalışıyoruz. Bir taraftan telefonlar, bir taraftan feryat figanlar, bir taraftan yardım isteyenler.

’İnsanlar orayı basıyor, hepsi can derdinde. ‘’

Tam kıyamet senaryosunu yaşadık hep birlikte.

Okuduğum yazıda Kılınç’ın ifade ettiği çarpıcı bir iki ifade: 

’Ben sabah ulaşamadım, depremden birkaç saat sonra güvenlik bana ulaştı ama zamanını tam söyleyemem. Dediğim gibi o anki ruh hali, tamamen refleks olarak işliyor, beyin bazı şeyleri siliyor. Çünkü çok travmatik bir süreç. Öyle bir süreç ki, zamanın nasıl ilerlediğini bilmiyorsun.’’

 ’Üç günümüz böyle feryat figanla geçti, İbret alır mıyız?’’

Tebessüm eden adam seni Allah için seviyoruz.

Mahmut Kılınç
19.01.2024 05:01:22
Ben AKP li değilim kendisini tabibler odası başkanı olduğu dönem tanıdım hekimliği ne hümanist yapısına ve mutevaziligi bende derin izbirakmisti.slawrez