Ramazan Sayfası


Ramazan Sayfası 21

Bu sayfa Adıyaman İl Müftülüğü tarafından Diyanet İşleri Başkanlığı yayınlarından yararlanarak hazırlanmıştır.


AYET-İ KERİME

“Rabbiniz şöyle buyurdu: "Bana dua edin, duanızı kabul edeyim…” [ Mümin, 40/60]

HADİS-İ ŞERİF

Allah Teâlâ katında duadan daha kıymetli bir şey yoktur.” [ Tirmizî, Deavât, 1]

 

MÜMİNCE YAKARIŞIN ADI: DUA

"Allah`ım! Kederden ve üzüntüden, acizlikten ve tembellikten korkaklıktan ve cimrilikten, borç yükünden ve düşmanların galip gelmesinden Sana sığınırım." (Buhârî, De’avât, 39)

"Allah`ım! Gazabından rızana, azabından affına, senden yine Sana sığınırım." (Malik, Dua, No: 497)

"Allah`ım! Senden hidayet, takva, iffet ve gönül zenginliği istiyorum." (Müslim, Dua, 7.)

Kıymetli okurlar bugünkü yazımızda “dua” konusunu sizlerle paylaşmak istiyorum onun için peygamber efendimizin yapmış olduğu dualara yürekten âmin diyerek başlamak istedim.

 

DUANIN ANLAMI

Sözlükte; “çağırmak, seslenmek, davet etmek, istemek ve yardım talep etmek” anlamlarına gelen dua, din ıstılahında; Allah’ın yüceliği karşısında insanın aczini ve zafiyetini itiraf etmesi, sevgi ve saygı ile O'nun lütuf, nimet ve yardımını, dünya ve âhirette iyilikler ihsan etmesini; üzerindeki sıkıntı, dert ve belayı gidermesini; günah, hata ve kusurlarını bağışlamasını dilemesi; yalvarıp yakarması ve O’na halini arz edip niyazda bulunması demektir. Dua; sınırlı, sonlu ve âciz olan insanın bütün benliğiyle sınırsız, sonsuz ve kudret sahibi olan yüce Allah’a yönelip O'ndan istek ve dilekte bulunması, Onunla arasında bir köprü kurmasıdır. Dua eden insan; bütün zayıflığı, acizliği ve ihtiyaçları içinde, Yüce Allah’ın sonsuz kudretinin ve yüceliğinin, isteklerini ancak O’nun lütfu ve yardımıyla elde edebileceğinin bilincindedir. Bu bilinçle yapılan dua; insanın Yaratan’ına olan inancının, güveninin ve O’na teslim oluşunun bir göstergesidir. İşte bu gerçeği Peygamberimiz (sav) “Allah için, duadan daha değerli bir şey yoktur" (Tirmizî, Deavât, 1.) sözleri ile ifade etmiştir.

DUANIN ÖNEMİ

Dua, insanda doğuştan var olan bir duygudur. Bu sebeple bütün dinlerde dua mevcuttur. Üstün, yüce, sonsuz kudret sahibi ve eşsiz bir varlığa inanan her insan, hayatının herhangi bir anında dua ihtiyacını hisseder. Çünkü her insan, zaman zaman üstesinden gelemeyeceği birçok olay, üzüntü ve sıkıntı ile karşılaşır. Böyle anlarda insan, Allah'a sığınma ve O'ndan yardım isteme ihtiyacı hisseder ve dua eder. Dua insanın Rabbine bağlılığın en güzel ifadesidir. Dua mutluluk yolunu açan, kalbe huzur, ruha gıda veren ve sonsuzluğu tattıran vecd halidir. Dua kulun şerefini artıran, iki âlemde de yüzünü ak eden en hayırlı şeydir.

Şu fâni dünyada bizleri huzura erdiren; zorluklar karşısında direncimizi artıran; ümitlerimizi ve istikbale dair ideallerimizi diri tutan büyük bir nimet vardır. Bu nimetin adı “duadır.” Dua, Yüce Rabbimizin bizlere bahşettiği bir rahmet ve bereket kapısıdır. Dua, Allah'a iman ve teslimiyetimizin, kulluk bilincimizin bir ifadesidir. Bizleri bir an olsun terk etmeyen, yalnız bırakmayan bir Rabbimiz olduğu şuurunun tezahürüdür. Hamd ve şükür ile Allah'ın yüceliği karşısında acizliğimizin itirafıdır dua.

 

MODERİN İNSAN VE DUA İHTİYACI

İnsan bilhassa modern zamanların bir hastalığı olarak kutsaldan, maneviyattan uzak, kendisine ve yaratıcısına yabancılaşmış, süfli bir hayat tarzına duçar olmuş durumdadır. Hakikat ve hikmet âdeta geçmişin raflarında unutulmaya bırakılmıştır. Bu anlamda modern insan dünya girdabında kendisini yalnızlığa bırakmış gibidir. Modernleşen dünyada insanoğlu maalesef kalabalıklar için de yalnızlaşmıştır. Yöneleceği bir kapı, bir dost arar. O kapı dua kapısıdır, dua kapısı olmalıdır. Dua, insanın yalnızlığını anlamlandırma sürecidir. Bir tükeniş ve çaresizliğin ifadesinden çok, bir varoluş ve yeniden doğuştur. Dua, tümüyle bir “oluştur.”

Dua stres ve kaygıdan kurtulmak için sıkça başvurulan etkili yollardan biridir. Bizler korkularımızı, hüzünlerimizi, yalnızlıklarımızı özümüzden koptuğumuz ve kendimize yabancılaştığımızda yaşarız. Fakat özümüzle, gerçek doğamızla iletişim kurduğumuzda çok yüce bir güçten, yani bizleri var eden sonsuz enerji kaynağından besleniriz. Bu açıdan duada yalnızlık değil, birliktelik vardır.

Dua, varoluşun keşfidir. Bizler dua ederken neye muhtaç olduğumuzu, sınırlarımızı, maddi ve manevi imkânlarımızı fark ederiz. Haddimizin ve takatimizin, yaratılış gayemizin, sorumluluklarımızın farkında olduğumuzu dile getiririz.

Kendimizi biliriz, Rabbimizi biliriz. “(Ey Muhammed!) De ki: “Duanız olmasa, Rabbim size ne diye değer versin!” (Furkan, 25/77)  âyetinde belirtildiği gibi Rabbimizin katında duamızla daima değer buluruz.

Dua, kulluğumuzun Allah'a arzıdır. Dualarımızla Allah'ın emrine ve kararına razı olduğumuzu dile getiririz. Esasen bütün ibadetlerimiz, O'nun rızasını murat ederek yakarmaktır. Biliriz ki; bütün ibadetlere ruh ve anlam katan duadır. İbadet, yani kul olma bilinci, duayla tamamlanır. Bu yüzdendir ki; Peygamberimiz (sav), “Dua, ibadetin özüdür.” [Tirmizî, Deavât, 1] buyurmuştur.

Sonuç olarak; Allah’a el açın ki, önünüze yollar açılsın! Dua, Allah ile konuşarak insanın kendi durumu hakkında bilinçli olmasıdır. Dua, insanda fıtrî bir olgudur. Bu sebepledir ki, bütün dinlerde mevcuttur. Üstün bir varlığa inanan her insan şu veya bu şekilde dua eder. “DUA” sevgiliye yazılmış bir mektup gibidir. Dua Allah’a çıkartılmış davetiyedir. Zarfın içerisine yüreğini koyanın, duası kabul edilir. Yüce Rabbimiz, bizleri duanın bereketinden ve gücünden mahrum bırakmasın. Bizleri duaları kabul olunan bahtiyarlardan kılsın. Selam ve dua ile…

FETVA

FİİLİ DUA NE DEMEKTİR?

Allah, kâinatta meydana gelecek tüm olayları belli sebeplere bağlamıştır. Hem dünyada hem de içinde yaşanılan evrendeki her şey Allah’ın koyduğu sebep-sonuç (kanun ve kural) ilişkilerine göre şekillenir. Arzu ettiği bir şeyin olmasını isteyen kişi, onun sebeplerini de yerine getirmek zorundadır. Örneğin çocuk sahibi olmak isteyen kişinin evlenmesi, sınavda başarılı olmak isteyen öğrencinin derslerine çalışması fiilî dua sayılır.

Kişi, Allah’tan istediği şeyin gerçekleşmesi için Allah’ın kendisine öğrettiği sebepleri ve kanunları elinden geldiği kadar yerine getirip tamamlar, sonucunu da Allah’tan bekler. “İnsan için ancak çalışmasının karşılığı vardır.” (Necm, 53/39) mealindeki âyette insanların çalışmaları ile alacakları sonuç arasındaki ilişkiye dikkat çekilmiş ve bu çalışmanın fiilî bir dua manasına geldiğine işaret edilmiştir. Hayvanı hasta olan ve iyileşmesi için sadece dua eden birisine söylenen “Duana biraz da katran ilacı ekle...” sözü, fiilî dua için güzel bir örnektir.
Bir işin gerçekleşmesi için dua edip oturan insanın yapmış olduğu hareket ne kadar yanlış ise, tüm çalışmaları yapıp, gerekli tedbirleri aldıktan, yani fiilî duasını tamamladıktan sonra “Bu işi ben tamamladım.” diyerek sözlü dua etmeyenin yapmış olduğu davranış da o derece yanlıştır.