Ramazan Sayfası


Ramazan Sayfası 16

Bu sayfa Adıyaman İl Müftülüğü tarafından Diyanet İşleri Başkanlığı yayınlarından yararlanarak hazırlanmıştır.


AYET-İ KERİME

Kitaptan sana vahyedilenleri oku, namazı özenle kıl. Kuşkusuz namaz hayâsızlıktan ve kötülükten meneder. Allah’ı anmak her şeyden önemlidir. Allah yaptıklarınızı bilir. (Ankebut, 29/45)

HADİS-İ ŞERİF

“(Kıyamet günü) kulun ilk hesaba çekileceği şey namazıdır. Eğer bunu tam olarak yapmışsa (ne âlâ!) Ama (farz namazları tamam) değilse Yüce Allah, ‘Kulumun nafilelerine bakın.’ buyurur. Eğer nafile namazı bulunursa, ‘Onunla farzları tamamlayın.’ buyurur”. (Nesâî, Salât, 9)

NAMAZIN FARZLARI

İslamiyet’in en temel ibadetlerinden biri olan namaz, önceki peygamberlerde ve ümmetlerinde olduğu gibi bizim dinimizde de farz kılınmıştır.

İbadetler îfâ edilirken birtakım kurallara dikkat edilerek ve şartlarını yerine getirerek yapılması gerekir. Namaz ibadeti de bu şekilde kurallara bağlıdır. Namazın kurallarının bir kısmı namaz öncesi hazırlık mahiyetinde olup “namazın şartları” olarak isimlendirilir. Bir kısım kurallar ise namaz kılınırken yerine getirilir ki bunlara da “namazın rükûnları” ismi verilir. Şart ve rükûnların toplamı on iki tanedir. Bu yazımızda kısaca bu kuralları izah etmeye çalışacağız.

Namazın öncesinde yerine getirilmesi gereken şartların ilki hadesten tahâret dediğimiz abdestsizlik halinin giderilmesidir. Namaz kılmak isteyen kişi gusül abdesti ve namaz abdesti dediğimiz her iki abdeste da sahip olarak namazını yerine getirebilir. İkinci şart, necasetten taharettir. Yani namaz kılacak kişinin namaz kılacağı yerde, elbisesinde veya bedeninde namaz kılmaya engel teşkil edecek bir pislik varsa bunu temizlemesi gerekir. Namazın üçüncü şartı setr-i avrettir. Yani insan vücudunda avret mahalli ismi verilen kısımların örtülmesi anlamındadır. Erkekler için avretin ölçüsü diz kapağı ile göbek deliği arasıdır. Hanımlar için ise yüz, el ve ayaklar dışında kalan tüm vücuttur. Namaz kılacak kişi bu kısımları örtmeden namaza durmamalıdır. Namaz, yüce İlahımızın huzurunda olmak manasındadır. Bu sebeple hanım olsun erkek olsun namaz içindeki giyimini Allah’ın huzurunda olduğu bilinciyle yerine getirmelidir. Namazın dördüncü şartı kıbleye yönelmektir. Müslümanların kıblesi Mekke-i Mükerreme’de bulunan Kâbe’dir. Namaz kılacak kişi mutlaka bu yöne doğru namazını edâ etmelidir. Eğer kıble yönünü bilmiyorsa birilerinden sorup öğrenmeli, soracak kimse yoksa teknolojik veya coğrafi bilgilerden yararlanmalıdır. Namazın beşinci şartı vakittir. Günde beş vakit olarak farz olan her namazın kılınabilmesi için bir vakit vardır. Her bir namazın kendi vakti içinde kılınması gerekir. Vakti henüz girmeden kılınan bir namaz geçerli olmayacaktır. Namazın altıncı şartı ise kılınacak olan namaza niyet etmektir. Niyet, tüm ibadetlerin şartı olduğu gibi namaz içinde şart koşulmuştur.

Namazın hazırlığı mahiyetinde ki bu altı şart yerine getirildikten sonra artık namaza başlamak mümkün olur. Kılınacak bu namazı meydana getiren unsurlar, namazın rükûnlarıdır ki bunlarda altı tanedir. Namazın ilk rüknü iftitah tekbiridir. Namaza başlangıç manasına gelir. Elleri kulak hizasına kaldırarak tekbir (Allahu Ekber) lafzı telaffuz edilmek suretiyle yapılır. İkinci rükûn kıyamdır. Yani namazda ayakta durmak anlamındadır. Eller bağlanmış bir vaziyette huşû üzere ayakta durarak kıyam yerine getirilmiş olur. Namazın üçüncü rüknü kıraat’tır. Namazda Kur’an-ı Kerim okumak anlamına gelen kıraat, ayakta kıyam halindeyken Fatiha sûresi ve onunla birlikte bir miktar daha ayet okuyarak îfâ edilir. Namazın dördüncü rüknü rükûdur ki eller dizde olacak şekilde eğilerek gerçekleştirilir. Rükûda “Subhâne rabbiye’l-azîm” tesbihi üç defa okunur. Beşinci rükûn secdedir. Secde, kişinin ellerini, dizlerini, alnını ve burnunu yere koyması suretiyle gerçekleşir. Secde halindeyken “Subhâne rabbiye’l-a’lâ” tesbihi üç defa okunur. Namazın altıncı rüknü ise son oturuştur. Tahiyyat, Salli, Barik ve Rabbenâ dualarının okunmasıyla son oturuş tamamlanır ve selam verilerek namaz bitirilmiş olur.

Yüce rabbimiz kıldığımız namazları eksiksiz bir şekilde kılmaya, huzuruna namaz borcu olmadan çıkmaya bizleri muvaffak eylesin.

FETVA

Diyaliz uygulamalarında oruç bozulur mu?

Böbrek yetmezliği hastalarına uygulanan diyaliz, periton diyalizi, hemodiyaliz olmak üzere iki çeşittir.

Periton diyalizi, karın boşluğuna verilen özel bir solüsyon aracılığı ile hastanın kendi karın zarı kullanılarak kanın zararlı maddelerden arındırılması ve sıvı dengesinin sağlanması işlemidir. Hemodiyaliz ise, kanın vücut dışında bir makine yardımı ile temizlenip vücuda geri verilmesi işlemidir. Kan bir iğne aracılığı ile hastanın kolundan alınır. Hemodiyaliz makinası, diyalizör denen bir filtreden kanı sürekli geçirerek zararlı maddeleri ve fazla suyu filtre eder. Filtre edilen temiz kan ikinci bir iğne ile hastanın damarına geri verilir. Bu işlem yapılırken bazen, gıda içerikli sıvı verilmesi gerekmektedir.

Buna göre hastaya herhangi bir sıvı maddesi verilmeden gerçekleştirilen hemodiyalizde oruç bozulmaz. Diğer diyaliz çeşitlerinde ise, vücuda gıda içerikli sıvı verildiği için oruç bozulur. (Din İşleri Yüksek Kurulu, Fetvalar, Fetva No: 499)