Hikmet Kızıl


Kitap Fuarlarından Yazar Manzaraları!

Kitap Fuarlarından Yazar Manzaraları!


Kitap Fuarlarından Yazar Manzaraları!

  Dağıtımın her daim problem olduğu yayın dünyasında, kitabın okura ulaşması da hep çözülmesi gereken problemler arasında başı çekmiştir. 80 darbesi sonrasında, azalan kitap sayısı, kitapçı sayısı, yayıncı sayısı da buna eklenince, tüm yayıncıları bir araya getiren, kitapların satıldığı fuarlar okura da yayıncıya da can suyu vermiştir. Bu fuarlar sayesinde kitapseverler okuduğu kitapların yazarlarını tanıma fırsatı bulular. Kitap fuarlarında sık rastladığımız yazar prototiplerini sizler için sıraladım: Bunlardan ilk kesim kitapla, edebiyatla, yazmayla, okumakla hayatı boyunca hiç haşır neşir olmamış, entelektüel bilgi birikimi son derece kısıtlı, çaptan çoktan düşmüş, eski şöhret artist, şarkıcı, ünlümüz kaybolan popülaritelerini yazdıkları kitaplarla geri kazanmaya çalışanlardır. Kitap fuarlarının çoğunda bunları sık sık görürsünüz… İkinci olarak Mevlana üzerine yazı yazanlardır. Bu konu önemlidir zira ki Mevlana üzerinden ciddi bazı iddialar var. İddialara göre Mevlana, ABD’nin Ortadoğu politikaları için zararsız Müslüman üretmenin bir yolu haline geldi. Selefi ya da Vahhabi kökenli radikal İslami hareketleri içeriden sindirmek ve gücünü zayıflatmak için Türkiye özelinde, Mevlana üzerinden bir kimlik inşası  yapılıyor. Ve bu algının mimarları Mevlana üzerinden ticaret yapan yakasız gömlekleriyle fuarlarda baş gösteren kabiliyeti miktarınca Mevlâna’nın sırtından ekmek kazanmaya çalışan ve çalışmaya da devam eden mistik Mevlana düşüncesi taciri yazarlar! Kitap fuarlarının bilindik manzaralarından biri de “ aşk tacirleri” standıdır.  Her kitabı yüzlerce baskı yapan ve genç kızların en çok sevdiği bu yazarların kitapları, cicili bicili kapaklarından tanınır. Aşk üzerine mistik söylemlerle dolu bu kitapların yazarları kirli sakallı ve jöleli saçlarıyla en takvalı fotoğraflarından tanırsınız. Kitap fuarlarında boy gösteren genç ve romantizm seven bazı İslamcı kızlarımız bunlarla fotoğraf çekip chessee yaparlar… Fuarların olmazsa olmaz yazarlarından bir kesimi de emekliliği bile çoktan emekli olan amcaların özlü sözleri derlediği ve kendisi yazmış gibi, kendi imkanlarıyla kitaplarını bastırmış bazen askılı pantolon bazen kasketli ve gözlüklü görünen amcalardan ibarettir, huysuz ve aksi görünen bu amcaların eleştiriye ve soruya tahammülleri yoktur. Kitapları alıp imzalattıktan sonra hızla onlardan uzaklaşmak gerekir. Yek diğer kesim ise kültür, edebiyat veya siyasetten hayli uzak sadece ticari kitaplar yazan KPSS, ÜDS, YGS veya sonunda “ S” olan bir sınav kitabı yazmış ve bunları sınavlardan kafası bir milyon olan ergenlere satmak için şirin görünmeye çalışan sınav uzmanı arkadaşlardır. Bunların fuarlara niçin geldiğini tam anlamış değilim. Bir diğer şenlikli stant ise “ yalan söyleyen tarih utansın” modunda oturduğu koltuğu tam dolduran hafif göbekli, tarih ile ilgili bütün yalanları ifşa edip “en gerçek tarihi bilgileri ben verdim” delici bakışlarıyla oturan yazarlardır.  Bu yazarlar kendileri dışında hiç kimsenin gerçek bir tarih bilgisine sahip olmadığından emin duruşlarıyla tanınırlar, bu ağabeyleri görünce sakın tarih ile ilgili sorular sormayın zira ki bir iki saatinizi kesinlikle alırlar. Bir başka yazar grubu ise Mevlana uzmanı bazı teyzelerdir. Bu teyzeler mesnevinin birinci cildini ezberlemişlerdir ve Mevlana kitapları şerhi dışında hiçbir bilgiye sahip değillerdir, bu bilgileri çeşitli tv programlarına çıkarak teatral jest  ve mimiklerle anlatır, etkileyici görünmeye çalışırlar. Stantlarında çok ciddi oturan bu teyzelerin  hiç güldüklerine şahit olmazsınız, en ceberrut suratlarıyla kitaplarını imzalarlar, hafif gülümserlerse tılsım bozulacak ve bütün gizemleri kaybolacaktır. Bir diğer grup ise gerçekten iyi şiirler ve yazılar yazan ağabeylerdir, bunların kitap satmak gibi bir dertleri yoktur, hasbelkader orada gibidirler. Stantlarında da çok durmazlar genellikle çay  nerede içiliyorsa orada bir iki arkadaşı ile oturur sigara içerler. Bu ağabeyler samimi içten ağabeylerdir, kitaplarını stantlarından alıp çayın nerede bulunduğunu takip edin, orada bir tabureye oturun, mutlaka orada sohbet ediyorlardır, size de çay ısmarlarlar, bir ara lafa girip kitaplarını imzalatabilirsiniz. Bir diğer yazar tipi ise yazdığı fantastik-bilimkurgu tarzında yazdığı ilk kitap tutunca bunu seriye bağlayan ve gittikçe çıtayı düşüren, zorlama kitap yazmaya çalışan yazarlardır. İlk yazdığı kitabın popülaritesini bir türlü yakalayamayacağının bilincinde,  gerileme dönemi sanatçısı olan bu arkadaşların gözlerinde bir süre sonra kaybolacaklarının bilinciyle yerleşen hüznü okursunuz… Son olarak Batı düşüncesinin son yüzyıllarda içine düştüğü hümanist, sekülerist, pozitivist ve materyalist girdabın modern zamanlara mahsus bir yansıması olduğu “ kişisel gelişimci” yazarlar. Modern zaman büyücülerinin göz boyayıcı dünyasının aldatıcı ışıkları altında yükselmek, zengin olmak, şöhret, kariyer, başarı, mutluluk merdivenine imaj, gösteriş gazları pompalayan bu yazarlar, sürekli okuyucuyu harekete geçirecek sloganlar bulma derdindedirler. Bu sloganları kitap kapaklarında iyi kullanırlarsa çok satan yazarlar arasına girerler. Kitap fuarlarında yakın zamana kadar çok satan bu yazarlar  verdikleri gazların metan gazından ibaret olduğu gerçeğine toslayan okuyucuların farkındalıklarıyla gün geçtikçe daha az rağbet görmeye başladı.