Murat Kavak


Kelimeler ve Biz

Kelimeler ve Biz


Kelimeler ve Biz

  Yıllar önce İngilizceye çevirmem için bir metin verildi. Bu uzun bir tanıtım metniydi. Üzerinde çalışmaya başladım. Sorun yoktu. Rahatlıkla çevirebiliyordum, Ta ki karşıma bereket kelimesi çıkana kadar. Metni okuyacak kişi dünya çapında bir firmanın yönetim kurulu başkanıydı. Bu kişinin anlayabileceği şekilde bereket kelimesi nasıl çevrilebilirdi? Bizim için hayatımızın, inancımızın parçası olan bu kelimeyi, böyle bir kültürden ve geçmişten gelmemiş bir kişiye anlatmak hemen hemen imkansızdı. İşin içinden çıkılmayacağını anlayınca bolluk anlamında bir kelime seçerek çeviriye devam ettim. Ancak bu çalışma sırasında yaşadığım bu zorluğun altında yatan kültür ve dil ilişkisi zihnimin bir tarafında derinlemesine incelenmek üzere kaldı. Sanki kelimeler, üzerilerine anlam yüklenen ve bu anlamın yaşadığı toplumun içinde nesilden nesle zenginleşen bir canlı organizma gibiydi. Sadece belirli bir toprakta veya mevsimde yetişen bitkilere benziyorlardı. Nerede veya hangi kültürde ortaya çıkmışlarsa o kültürü şekillendiren inançlardan, çevresel koşullardan, örf ve adetlerden etkileniyor, insanların dilinde zenginleşen bir ortak paydaya dönüşüyorlardı. Bereket kelimesi de tıpkı nimet veya rızk gibi kökeninde dini ve sosyal etkiler bulunan ve girdikleri kültürlerin elbisesini giyen yazarlar ve şairler tarafından süslenen bir sözcüklerden biriydi. Kelimelerin insanların bilinçli olarak çıkardığı seslerden öte bir şey oldukları açıktı. Konu üzerine düşününce su sonuca ulaşmak mümkün; Toplumlar, kelimelere yükledikleri ortak anlamlarla iletişimlerini sağlayabiliyorlar. Bu anlamlar sadece toplumun inanç ve yaşantısından değil, tarihi süreçten köklerini alıyor. Eğer bir toplum bir kelimeyi unutur veya hafızasından siler ise o kelimenin anlam bağlamındaki tarihsel kökeniyle de bağlantısını koparmış oluyor. Bu bakımdan dil toplumların ve insanın kendi geçmişi ile bağlantısını sağlayan zincir gibidir. Kelimeler sadece kültür ve tarih kokmaz. Kelimelere duygu yüklenir. Kelimenin altında kişiye göre anılarla yüklü bir duygu hazinesi de olabilir. Mesela gurbet acısı ile muzdarip bir kişi için gurbet sözcüğü kelimenin ötesinde bir anlam taşır. Gurbet şiirleri okunduğunda gözler dolar, anılar canlanır. Yani kelimeler insanın içine işlerler. İletişim biçiminin ötesine geçen işlevleri vardır. Bunu en iyi bilen şairlerdir. Pek çok kişi şiirin ilhamla yazıldığını düşünür. Oysa şiir bir kelime ve duygu işçiliğidir. Hayatımıza anlam katan, şairlerin hammaddesi, iletişim kaynağımız, bazen ağlatan bazen güldüren kelimelerdir. Yani kelime bir söz ifade değildir sade bundan öte bir şeydir. Güne Bakış Haber Merkezi