Hikmet Kızıl


İşçisin Sen, İşçi Kal Hüseyin!

Hüseyin sokağa aittir. Ötekidir, ağyardır, kırsaldır, taşradır. Hüseyinler, asla Gülbenlerin statüsüne yaklaşamaz.


Gülben Ergen, 10 yıl önce çekilmiş bir videodan yola çıkarak sokakta yoğurt kovasıyla müzik yapan Hüseyin'i bulmuş!

Bugün işler biraz zayıflayıp popülerliği ardiyeye kaldırılınca bedava bir reklam, işlere ve hatırlanmaya iyi gelir çünkü...

Gülben'den öğrendiğimize göre Hüseyin 5 yaşında annesini kaybediyor, baba işsiz, bazen sokakta, parkta, bazen akrabalarında kalıyorlar! 

Yani anlayacağınız çok muhtaç ve zor durumda hayata tutunmaya binlerce aileden biri.

Hüseyin de ailesini geçindirmek için boş bir yoğurt kovasını ters çevirip iki de sopayla sokakta değme müzisyenlerin hayal etmediği bir yetenekle müthiş bir performans gösteriyor.

Buraya kadar her şey normal görünüyor!

Gülben Ergen' in reklam kokan yardımın arkasındaki kast sistemi mantalitesini anlamak için de birazcık zeka azıcık tefekkür yetiyor haliyle!

Gülben Ergen, çevresinde milyon dolarları olan pek zengin sanatçı arkadaşlarına "bu çocuk ve ailesi sokakta kalıyor bunlara bir ev alalım" demiyor!

Gülben; "Bu yetenekli çocuğun babasına bir iş bulalım" demiyor!

Gülben; "Hüseyin' in okuyan kardeşleri var, onlara burs verelim, okusunlar" demiyor!

Gülben, "Bu çocuk çok yetenekli, sahip çıkalım, iyi bir müzisyen olsun" da demiyor!

Gülben diyor ki; "Vali ve belediye ile görüşüp sokakta müzik yapmana izin alacağız!"

Hüseyin oğlum, sen bizim aramızda olamazsın, sen sokaklara aitsin!

Sen sefaletin, yokluğun, çocukluğunu yaşayamadan işçilik yapıp ailesine bakmak zorunda olan sınıfa aitsin!

Kast sisteminin paryasısın...

Cem Karaca'nın Tamirci Çırağı şarkısındaki "işçisin sen işçi kal" dediği kara çocuksun sen!

Merhameti reklama dönüştüren bir zihniyetin Hüseyin'i layık gördüğü yer sokaklardır çünkü.

Hüseyin sokağa aittir. 

Ötekidir, ağyardır, kırsaldır, taşradır.

Hüseyinler, asla Gülbenlerin statüsüne yaklaşamaz.

Hüseyinler, kibirden kale kuranların merhamet adı altındaki zulmün öznesidir.

Hüseyinler, elitlerin, beyaz kafaların, reklam malzemesi ve vicdan rahatlatma mankenidir sadece.

Hüseyinler, kabiliyetli olsa bile asla elitlerin kast sisteminin üst tabakasına asla erişemez.

Hüseyinler, ucuz marketlerden alınan boş yoğurt kovasıdır.

Hüseyinler, sokak çocuğudur.

Kediler ve köpeklerle aynı mekanın acınası irinli yarasıdır.

İki gazeteci kameralar ile belediye başkanı veya valinin kapısına varıp Hüseyin'e sokakta müzik yapma izni istese yine alırdı.

Belediye başkanı siyasi geleceğe yatırım olarak; vali devletin müşfik yüzünü göstermek, yaşaması için iki ekmek almasına yardımcı olacak müzik yapmasına izin verirdi Hüseyin'e.

Peki, aynı devlet kameralar olmadan neden Hüseyinleri görmez?

Aynı başkan neden Hüseyinlerin müzik yaparak iki kuruş kazanmasına mani olur!

Aynı Gülbenler, neden Hüseyinleri reklamları olsun diye sömürü malzemesi olarak kullanır.

Ve millet neden bu videonun altına Gülbenleri sitayişle yüceltip Hüseyine vah vah der!

Hüseyin, kokuşmuş bir dünya sisteminin remzidir.

Hüseyin, sıcak evlerimizden çocuklarımıza örnek gösterip şükür etme sebebimizdir.

Hüseyin hiçkimsenin gözünde insan değildir.

Bizim açıdan sokakta yaşamadığımız için şükür vesilesi;

Devlet için istatistik!

Gülben için reklam ve imajinasyon objesidir...

Hüseyinin ismi Canberk, Batu, Batuhan, Aytunç olsaydı; "muhteşem yetenek" denilerek sahnelere çıkarılırdı çoktan!

Hüseyinler verilmeyen zekatların, kaçırılan vergilerin ve bariz kast sisteminin sonucu sokaklardadır.

Lütuf buyurup müzik yapılmasına izin verilince herkes vicdanı rahat şekilde kuş tüyü yastığa başını koyabilir...

Hüseyinler kaybolan vicdanlardır...