Faysal Özgür


Denksiz

Babadan kalan miras veya işinin rast gitmesi nedeniyle Allah’ın kendisine verdiği malın diline vurduğu bu insanların yanında, iki kitaptan aldığı klişe üç beş cümleyi her ortamda satan bu denksizlere dayanamıyorum.


Aldığımız eğitim ve yaptığımız işin bize kattığı tecrübe ne kadar çok olsada, ağzının ayarı olmayan insanlarla bulunduğum gerçek veya sanal ortamdaki paylaşımları, susarak es geçemiyorum.

Babadan kalan miras veya işinin rast gitmesi nedeniyle Allah’ın kendisine verdiği malın diline vurduğu bu insanların yanında, iki kitaptan aldığı klişe üç beş cümleyi her ortamda satan bu denksizlere dayanamıyorum.

Benim için zaman israfı olduğunu bilsem de çevremdeki diğer insanları zehirleyen bu kişilere cevap vermemek çok zor!

Konu sadece, maaşını benim vergimle alıyorsun, ben bu ülkeye kaç yıl çalıştım emek verdim olsa, payımıza düşen vergisini hesaplayıp “al başına çal vergini şimdi beni rahat bırak, sanki beleş çalıştın tıpış tıpış maaşını aldın neyin kafasını yaşıyorsun” der geçeriz ama öyle değil işte.

Adam sallandırmaktan, iki tanesini ibreti alem için öldürmekten bahsediyor.

Haleti ruhiyesi bu konuyu böyle çözebileceğini düşünüyor.

Gözünün içine baka baka yalan da söyleyen bu denksizlerin bulundukları her ortamı bir turnuva alanı olarak görüp, sürekli kazanmak zorunda imiş gibi davranmaları ve bunu bilen insanların da “amaaan bunlarla uğraşmayalım” demeleri yüzünden her geçen gün daha da pervasızlaşıyorlar.

Bununla ilgili yapılan bir deney bile var.

İnsanların nasıl olursa olsun, yükseldikçe huyunun değiştiğini gösteren; Monopoly deneyi adı altında, monopoly oyunu oynatılan deneklerden birine, oyun başladığında, iki kat fazla para ile iki kere zar atma hakkı veriliyor.

Tabiki bu avantaj ile daha fazla yer satın alan ve oyunda üstünlüğü sağlayan bu kişinin gittikçe rakibine karşı daha da kabalaştığı gözleniyor!

Oyun sonunda bu zatı muhteremden yorumları istenildiğinde ise kendisine sağlanan bu avantajı es geçerek, utanmadan, ne kadar iyi oynadığını ve bu oyundaki taktiklerini anlatmaya başlıyor.

Kafayı yememek elde değil.

İnsanoğlu hep böyledir diyerek genelleme yapmak istemiyorum ama güçlendikçe veya zenginleştikçe bunu taşıyamayan insanların, kaba davranış sergilediğini ben değil bu monopoly deneyi söylüyor.

Bu karakterdeki insanlara müdahale edilmezse, günü gelir egolarını tatmin etmek için sürekli duydukları “haklısın, doğru söylüyorsun “ denilmesi de yetmez!

Daha geçenlerde asansördeki kediyi tekmeleyerek öldüren cani bunu göstermiyor mu?

Zamanında bu caniye müdahale edilse ağzının payı verilse önemli olan gücün gösterilmesi değil de kontrol edilmesi olduğu öğretilse böyle olmazdı.

Aynı şey bu insanlar gibi davranan ülkeler için de geçerli.

Şu an görece zengin olan ülkelerin dünyadaki katliamları buna örnek verilebilir.

Yeri gelince demokrasi ve insan haklarında dünyada ilk sıralardalar ama gerçek hayatta ellerinde bebeklerin kanı var.

İşte gerçek zenginliği taşıyamayan ve insanların sabırlarını toplayarak sanal zengin olan bu pervasızlara cevap vermenin boynumuzun borcu olduğunu düşünüyorum!

Biliyorum bitmeyecek ama kendi adımıza bunu yapmak zorundayız.

Köpeksiz köye düşüp eli değneksiz gezen, anasına babasına hayrı olmayan oksijen israfı bu insanların da bir yaratılış gayesi vardır ama artık öbür dünyada bir bilene sorarız.

Bu konuya tarihten bir örnek daha verip kapatalım.

Vakti zamanında, Rusya’nın bürokratlarından Molotov, bir radyo programında, işgal altındaki Finlandiya’ya uçaklardan atılan bombaların olmadığını aksine açlık çeken Finlilere gıda yardımı yaptıklarını söylüyor.

Finlilerde bu bombalara molotovun ekmek sepeti ismini takarak, bunların kokteylsiz yenilemeyeceğini ironik olarak söyleyip, imkanları dahilinde hazırladıkları el yapımı bombalarına “Molotov Kokteyli” adını koyuyorlar.

Biz Finliler gibi işi gırgıra vuramayız, Molotov gibilere karşı da susamayız , çünkü sustukça sıra bize gelir!

Ramazan bayramınız kutlu olsun, selam ve dua ile…

Aydın Doğan
12.04.2024 19:50:20
kalemine sağlık